Mahkemeler, insanlık tarihinin en eski kurumsal yapılarından biridir. İlk çağlardan itibaren toplumlar, anlaşmazlıkları çözmek ve adaleti sağlamak amacıyla çeşitli yargı organları oluşturmuşlardır. Antik medeniyetlerde, özellikle Mezopotamya, Mısır ve Yunan’da, yasaların uygulanması için farklı sistemler geliştirilmiştir. Zamanla, hukuk ve adalet anlayışı evrim geçirmiştir. Orta Çağ’da, dini otoritelerin etkisiyle adalet genellikle teolojik temellere dayanıyordu. Ancak Aydınlanma dönemi, bireylerin hakları ve toplum sözleşmesi kavramlarının öne çıkmasıyla yeni bir anlayış getirmiştir. John Locke, Jean-Jacques Rousseau gibi düşünürler, bireylerin haklarını güvence altına alacak sosyal sözleşmelerin önemini vurgulamışlardır. Bu düşünceler, modern demokrasilerin temel taşlarını oluşturmuş ve hukukun üstünlüğü anlayışını pekiştirmiştir. Bunların hepsinin temelinde insanın öngörülebilir bir hayat ihtiyacı yatmaktadır. Öngörülebilirlik ise yasa koyucunun belirlediği kurallar doğrultusunda yargı organlarının bunu uygulayabilmesi ile mümkün olmaktadır. 

​

Adalet, bir toplumun var olması için olmazsa olmaz bir olgudur. Günümüzde mahkemeler, yalnızca anlaşmazlıkları çözmekle kalmayıp, bireylerin haklarını koruyan, toplumda adaleti sağlayan ve güç dengelerini denetleyen birer denetleme mekanizması haline gelmiştir. Bağımsız yargı, demokratik toplumların vazgeçilmez bir unsuru olarak, bireylerin haklarına yapılan ihlallere karşı bir koruma sağlar. Mahkemeler, hukukun üstünlüğünü sağlayarak, adil bir toplumun inşasına katkıda bulunur. Adaletin sağlanması, bireylerin toplumsal sözleşmeye olan güvenini artırır ve sosyal huzuru tesis eder. Günümüzde, mahkemelerin rolü sadece yargılama süreçleriyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumsal değişim ve reform süreçlerinde de önemli bir aktör haline gelmiştir. Hak ihlalleriyle mücadele eden mahkemeler, toplumsal adaletin sağlanmasında kritik bir fonksiyona sahiptir.

​

Mahkemede yürütülen dava faaliyetleri, çok yüksek derecede teorik bilgi istediği gibi ciddi bir pratik bilgi de istemektedir. Zira bilindiği üzere bazı hukuk sistemlerinde yazılı kanunlara ihtiyaç duyulmadan salt içtihatlar üzerinden yargılamalar yapılmaktadır. Hukuk sisteminde pratik bu denli önemli olmasına rağmen fakültelerde pratiğe dair eğitim yeteri kadar verilmemektedir. Etkinliklerimize de bu sebepten ihtiyaç doğmaktadır. Komisyonumuzun amacı, öğrencilerin eksik kalan pratik eğitimlerine bir nebze de olsa katkıda bulunmaktır. 

​

Mahkeme Simülasyonlarında her türlü ilk derece ve üst derece mahkemesi bulunabilmekte, mahkemelerin dilekçelerin teatisinden hükmün kesinleşmesine kadar bütün aşamaları simüle edilebilmektedir. Bununla birlikte yurtdışında faaliyet gösteren mahkemelerde etkinliklerde bulunabilmekte; tahkim, arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını da öğrenciler deneyimleyebilmektedir. Etkinlik sistemimize yalnız adli yargı değil; idari yargı, anayasa yargısı, uyuşmazlık yargısı da dahildir. Bundan dolayı simülasyonlar hukuk fakültelerinin yanı sıra anayasa yargısı, idari yargı, uyuşmazlık yargısı konusunda eğitim veren fakülte öğrencileri için de uygundur. Pek tabii etkinlikler bir öğrenci seviyesinde hazırlanmakta ve uzmanlık gerektiren işlerden uzak tutulmaktadır. Özetle amacımız, öğrencilerin zihinlerinde soyut kalan mahkeme ortamı ve pratiğe dair kavramları hakkında deneyim ve cesaret kazandırmaktır.